MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olayda; sanık ...' ın aslen avukat olmamasına karşın, 05.12.2006 tarihinde ... Adliye koridorunda üzerinde avukat cübbesi ile şikayetçi ...'nın yanına yaklaşıp kendisini avukat olarak tanıtıp "ben sizin davanızı savunabilirim" diyerek müştekiden 4.000 TL para aldığı, şikayetçi ...' in yanına emlakçı vasıtası ile gidip avukat kartviziti sunup kendisini avukat olarak tanıtıp ... Mahallesi ... Cad. No:l 19 adresinde bulunan daireyi avukatlık bürosu olarak aylığı 550TL'den kiralamak ve daire içinde bulunan bilgisayarı da yine avukat olmasına duyulan güven ile parasını sonradan vermek üzere almak istediği, buna inanan müşteki ... sanık ile kira sözleşmesi yapıp bilgisayarını verdiği, hemen ardından sanığın acilen lazım oldu diyerek 700 TL para lazım sonra sana iade ederim demesine inanarak 700TL para verdiği, sanığın tuttuğu avukatlık bürosunun alt katında oto galerisi bulunan şikayetçi ...' nın yanına gidip kendisini üst katta ofisi olan avukat olarak tanıtıp 4000TL si peşin 4300TL si sonradan verilmek üzere bir araç satın alıp aracı galeriden teslim alıp gittiği, katılan ... ve ...'na da farklı zamanlarda kendisini avukat olarak tanıtıp davalarına bakabileceğini beyan edip ... 2500TL, ... toplam 10.000TL aldığı, sanığın müşteki ve katılanlardan aldığı paralarla ve araçla birlikte ofisi de kirasını dahi ödemeden gizlice boşaltıp ortadan kaybolduğu, bu suretle sanığın her bir müşteki ve katılanı dolandırdığı oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanığın her bür müşteki ve katılana yönelik eylemlerinden ötürü her bir hüküm fıkrasında yer alan, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''60 gün'', ''50 gün'' ve ''1.000 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla ''5 gün'', ''4 gün'', ''80 TL'' adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle kurulan her bir hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.