Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23979 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9199 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, yaralama, tehdit, hakaretHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.Hakaret huzurda işlenebileceği gibi, gıyapta da işlenebilir. Gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun yokluğunda en az ikiden fazla kişilerle ihtilat edilerek yani en az üç kişinin hakaret sözünü öğrenmiş olması kaydıyla hakaretin yapılması şarttır. Mağdur bu sayıya dâhil değildir. Mağdurun hazır olması halinde gıyapta hakaret den bahsedilemez. Kendileriyle ihtilat edilen kişilerin bir arada bulunmaları ve hakaret sözünü aynı anda öğrenmelerine gerek yoktur. İhtilat aktarma suretiyle gerçekleşmişse hakaret sözlerinin aynı yada benzer olması aranmalıdır. Fail, sözlerini ikiden fazla kişiye söylemekte yada daha çok kişinin duyabileceği bir yerde konuşmakta ve sözleri başkaları tarafından duyulabilmekte, failde bu durumun bilincinde ise ihtilat oluşmuştur.Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Müşteki ...'ın birlikte yaşadığı ... ile, müşteki ...'nın yöneticiliği yaptığı ... İlçesi ... Konut Yapı Kooperatifinde ikamet ettikleri, ...'in olay tarihi öncesinde müşteki ... ve müşteki sanık ...'in işletmiş olduğu Kamelya Baza isimli işyerinden mobilya eşyası alarak senet karşılığı borçlandığı, aradan geçen zaman zarfında borçların zamanında ödenmemesi Nedeniyle anlaşmazlık yaşandığı, olay tarihinde müşteki ...'ın tanıdığı olan sanık ...'ın da olaya müdahil olarak kullanmış olduğu 0 506 878 8788 numaralı telefonla müşteki ...'i arayarak "sen kimsin lan senetleri vermiyorsun, sen beni tanıyormusun, sen kürtsün ben Anamurluyum, 5 saat içinde seni bu ... sürerim" diyerek tehdit edip ana avrat sinkaflı küfürler ettiği, daha sonra tarafların karşılıklı konuşma ve anlaşması üzerine müşteki Hulusi ile müşteki sanık ... müşteki ...'ın ... ile birlikte ikamet ettiği eve geldikleri, burada yaptıkları yüzyüze görüşme sorasında müşteki sanık ...'in müşteki ...'a hitaben tanık anlatımlarınca da doğrulandığı üzere "biz kürdüz, hakkımızı kimseye yedirmeyiz, bugün olmazsa yarın alırız, gerekirse adamda öldürürüz, kimseye senet menet vermem" diyerek tehditte bulunduğu, evden ayrıldıkları sırada site bahçesinde sanık ... ile aralarında çıkan kavgada, sanık ...'ın müşteki ... ve müşteki sanık ...'i tahta sopa ile basit şekilde yaraladığı, sanık ... sopa ile eylemleri nedeniyle siteye ait aydınlatma ampullerinin de kırılarak zarar gördüğü, müşteki Hulusi'nin İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittiği sırada sanık Kadir'in telefonla arayarak "sen delikanlıysan karakolda benim adımı vermesin, bu iş burada bitmedi seninle görüşeceğiz" diyerek tehditte bulunduğu iddia olunan somut olayda;1-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın müşteki ...' hitaben "biz kürdüz, hakkımızı kimseye yedirmeyiz, bugün olmazsa yarın alırız, gerekirse adamda öldürürüz" diyerek tehdit ettiği oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Sanık ... hakkında tehdit ve yaralama suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hulusi ve ... basit şekilde sopa ile yaraladığı ve Hulusi'ye sinkaflı küfürlerle hakaret edip aynı suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda tehdit ettiği oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,Sanık hakkında ilgili suçlardan kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerlerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" ibarelerinin getirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 3- Sanık Kadir hakkında mala zarar verme ve hakaret suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın ve müşteki Hulusi'nin karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerini aşamalarda beyan etmelerine karşın, sanık Kadir hakkında 5237 sayılı TCK'nın 129. maddesinin uygulanma ihtimalinin göz ardı edilmesi sureti ile tartışılmamış olması yanında mala zarar verme suçu bakımından sanığın kastını oluşturan eylemin karar yerinde tartışılmaması sureti ile eksik inceleme, araştırma ve yetersiz gerekçe ile sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının ve sanık Kadir'in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.