Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23970 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10409 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Sanığın daha önceden tanık ...'ın babası ile aynı kurumda çalışmış olduğu, olaydan önce de tanık ...'ı arayarak babasının hal ve hatırını sorduktan sonra telefon numarasını istediği, telefonla görüşmesi sırasında çevresinde etkili kişiler olduğunu, işe adam yerleştirebileceğini tanık ...'a bahsettiği, tanığın da kardeşi katılan ...'un işsiz olması nedeniyle konuyu hem kardeşine hem de arkadaşı katılan ...'e ilettiği, ...'in telefonunu sanığa verdikten sonra sanığın 06/05/2010 tarihinde katılan ...'i aradığı ve ...'in de arkadaşları diğer katılanlar ..., ... ve ...'yi alarak buluşma yeri olan ... Caddesindeki ... Pastanesi'ne gittikleri, sanığın burada katılanlara çevresinde etkili, yetkili ve güçlü tanıdıkları olduğunu, işe adam yerleştirebileceğini, bunun karşılığında 1500 TL para aldığını, 750 TL'sinin peşin, bakiyesinin işe girdikten sonra alınacağını söyleyip katılanları inandırdığı ve bu görüşmede katılan ...'in sanığa 750 TL parayı nakit olarak verdiği, bir gün sonra 07/05/2010 tarihinde aynı yerde katılan ve sanığın tekrar buluştukları, aynı vaade inanan diğer katılanlar ... 750 TL, ...'dan 3000 TL, ...'den 750 TL, ...'dan 750 TL aldığı, aynı şekilde iş sokabileceği yönünde telefonla konuşarak güven oluşturduğu katılan ...'dan banka havalesi ile 1550 TL parayı aldıktan sonra katılanları işe yerleştirmediği, sanığın bu şekilde kendisinde güven telkin edip işe sokma vaadi ile şikayetçileri dolandırıdığı iddia olunan somut olayda;1- Sanığın katılan ...'a yönelik eyleminden ötürü kurulan mahkumiyet hükmüne karşı yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanığın kendisini avukat olarak tanıtıp işe sokma vaadi ile ...'dan havale yolu ile 1550TL para alarak dolandırdığı oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanığın her bür müşteki ve katılana yönelik eylemlerinden ötürü her bir hüküm fıkrasında yer alan, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''12 gün'', ''6 gün'', "5gün" ve ''100 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla ''5 gün'', ''2 gün'', "1gün" ve ''20 TL'' adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle kurulan her bir hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2- Sanığın katılanlar ..., ..., ... ve ... yönelik eylemlerinden ötürü kurulan mahkumiyet hüküme dair yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın müştekileri işe sokabileceğini vaad ederek herbirinden para alarak dolandırdığı yönünde mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın her dört katılanla ile aynı gün ... pastanesinde buluşarak avukat olduğunu nüfuslu tanıdıklarını söyleyerek herbirini ayrı ayrı işe sokabileceğini beyan etmesi karşısında, sanığın aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmiş olması nedeniyle sanık hakkında her dört şikayetçiye yönelik eylemden ötürü bir kez ceza verilip 5237 sayılı TCK.nun 43/2. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasının artırılması gerekirken yazılı şekilde dört kere mahkumiyet hükmü kurulması ile,2-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.