MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Yaşın küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ayyaşlık veya bunlara benzer durumlarda bulunma dolayısıyla, fiil ve hareketlerin saikını ve sonuçlarını doğru olarak algılayamayan kişilerin dolandırılması, TCK'nın 158/1-c bendiyle ağırlaştırıcı neden kabul edilmiştir.Algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle kişilerin aldatılması daha kolaydır. Algılama, duyu organları aracılığıyla, olay, nesne ve ilişkileri birbirinden ayırt etme demektir. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk, uyuşturucu etkisinde bulunma yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olan kişilerin aldatılması suçun konusudur. Mağdurda zayıf da olsa bir irade, zayıflamış bilinç var olmalıdır. Akla uygun davranma demek, belli bir olay karşısında normal insanlardan çoğunun izleyeceği davranışa uygun hareket etmek demektir. Hâkim, somut olayın mahiyetini, kişinin içerisinde yaşadığı sosyal çevreyi, gelişme derecesini, muhakeme ve fikrî becerisini göz önünde tutarak değerlendirme yapacaktır.Algılama yeteneğinin çok zayıf olması veya hiç olmaması halinde, aldatılması gereken bir irade söz konusu olmayacağından dolandırıcılık suçundan bahsedilemeyeceğinden hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. Ceza sorumluluğu olmayan 12 yaşını bitirmemiş çocukların ve tam akıl hastalarının yaptıkları hareketlerin anlam ve sonuçlarını bilemeyeceklerinden aldatılmalarından ve dolandırılmalarından bahsedilemez. 12 yaşını tamamlayıp 15 yaşını tamamlamayan çocukların algılama yeteneklerinin bulunup bulunmadığı araştırılarak, bulunmaması halinde eylem, hırsızlık suçunu oluşturacaktır. Fail, bilerek mağdura uyuşturucu madde vererek veya sarhoş ederek onun algılama yeteneğini azaltmış ise ve oluşturulan bu zayıflık anında mal alınmışa eylem, TCK'nın 148/3 kapsamında mefruz cebir kapsamında değerlendirileceğinden yağma suçunu oluşturacaktır.Katılan ...'in sanığın teyzesi mağdur ...'in ise teyzesinin kızı olduğu, ...'in dosyada mevcut raporlar karşısında akıl hastalığına düçar olduğu babasının ölümü ile kendisine bir miktar miras kaldığı, ayrıca yine ... Bireysel Emeklilik isimli sistemde 1.237.435,11 TL emeklilik parası kaldığı, sanığın daha önce kendilerine yardımcı olması nedeni ile 24/01/2014 günü intikal eden bu emeklilik parası ile ilgili işlemleri halletmek üzere Ankara iline gittikleri ... Bankası ... Kızılay Şubesi'nde gerekli işlemleri yaparak söz konusu parayı alıp Kayseri iline döndükleri, dönüşü müteakip sanığın katılan ve mağdura birlikte iş yapmak ve şirket kurmak için parayı bankaya yatıracağını belirterek kendisine inanmasını sağlayıp söz konusu parayı alarak menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda,Mağdur Hatice’nin 24/01/2014 tarihinde parayı çekip aynı gün ... iline geldiklerini, sanığın 27/01/2014 Pazartesi günü şirket kurmak ve parayı bankaya yatıracağını söyleyerek parayı alıp gittiğini beyan etmesi, katılan ...’nin ... geldiklerinde kızının çantaları odasına koyduğunu, ancak çantada para olduğunu ve paraları sanığın alıp gittiğini görmediğini ifade etmesi, ... Şube Operasyonları Bölümü’nün 20/01/2015 tarihli cevabi yazı ekinde gönderilen hesap ekstrelerinde sanığın aynı zamanda suç tarihi olan 27/01/2014 tarihinde açtırdığı hesaba 500000 ve 240000 TL para yatırıldığının belirtildiği, ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan heyet raporuna göre mağdur ...’nin şizofren tanısıyla kendisine karşı işlenen dolandırıcılık suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayamayacağı, beyanlarına itibar edilemeyeceği yönünde rapor düzenlendiği, mağdur hakkında açılan vesayet davasında ...Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22/04/2014 tarih ve 2014/451-541 sayılı kararı ile velayet altına alınması karar verildiği, ancak kararın mağdur ... tarafından temyizi üzerine kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımında, ... hesap ekstresinde belirtilen paranın kaynağının sanığa sorulması ve ne şekilde temin ettiğinin araştırılması, algılama yeteneğinin çok zayıf olması veya hiç olmaması halinde, aldatılması gereken bir irade söz konusu olmayacağından dolandırıcılık suçundan bahsedilemeyeceği, eylemin hırsızlık suçuna vücut vereceği gözetilerek mağdurun akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, akıl hastalığı var ise algılama yeteneğinin derecesi hakkında Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi veya Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden kurul raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.