Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23885 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11715 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehditHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır.Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Tehdit,bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Suça sürüklenen çocuğun akrabası olan tanık ... katılanlara ait işyerinde çalışırken, hırsızlık yaptığı gerekçesiyle işten çıkarıldığı, tanık ... ve tanık ... ile katılanlar arasında bu olay öncesinde bir kavga yaşandığı, daha sonra olay yerine giden suça sürüklenen çocuğun; katılanlara yönelik olarak sinkaflı şekilde hakarette bulunarak, “sizi öldüreceğim, burayı başınıza yıkacağım” şeklinde tehditte bulunduğu, eline aldığı vileda sapıyla raflara vurarak cam eşyalardan bir kısmını kırdığı,böylece suça sürüklenen çocuğun hakaret, tehdit ve mala zarar verme işlediğinin iddia edildiği olayda,1-Hakaret ve tehdit suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 31/03/2009 tarih ve 2008/6-256 Esas ve 2009/79 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulunun, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlı olduğu, gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olan olaylar ve iddiaların, sanıkların aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı, ceza mahkumiyetinin, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanarak ve diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanması gerektiği, bu ispatın, hiçbir kuşku ve başka bir türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olması gerektiği, yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmanın, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına geleceği dikkate alınarak; somut olayda, suça sürüklenen çocuğun aşamalarda değişmeyen ifadesinde suçlamayı kabul etmediği gibi çocuğun suçları işlediğine katılanların soyut iddiasından başka tanık veya başkaca bir delil de bulunamadığı, taraflar arasında husumet bulunmasının tek başına, suçun çocuk tarafından işlendiğini göstermeyeceği, bu nedenlerle suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil de bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,2-Mala zarar verme suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz incelemesinde;Katılanların birbirini doğrulayan ve aşamalarda değişmeyen beyanlarında, suça sürüklenen çocuğun işyerindeki eşyalara zarar verdiğini belirttikleri, olay yerinde yapılan incelemede de, söz konusu eşyaların zarar gördüğünün tespit edildiği, suça sürüklenen çocuk ile katılanlar arasında husumet bulunduğu ve eşyalara zarar verilme olayının, herkes tarafından ve itiş kakış sırasında kırılmanın olduğu belirtilerek mahkeme tarafından kabul edildiği, ayrıca suça sürüklenen çocuğun lehine ifade veren tanıkların beyanlarının, bu kişilerin katılanla daha önce kavga eden kişiler olmaları nedeniyle dikkate alınamayacağı, katılan beyanları, görgü ve tespit tutanağı ile mahkemenin kabulü dikkate alınarak, suça sürüklenen çocuğun mahkumiyeti için kesin ve yeterli deliller bulunduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 151/1 maddesi gereğince mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.