Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23879 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3515 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Katılanın temyiz itirazlarının incelenmesinde;Katılanın yokluğunda verilen 05/07/2012 tarihli kararın katılana 19/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği, katılanın yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 15/01/2013 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, aracı ile seyir halinde iken otobüs durağında beklemekte olan katılanın yanında durduğu, Keçiören'e nasıl gideceğini sorduğu, katılanın da aynı yöne gideceğini bildirmesi üzerine, sanığın, katılanı aracına davet ettiği, yolda giderlerken annesi ile telefonla görüşme yaptığı ve katılana, telefonda kendisini arayan annesinin, camiye değil de şahsa yardım etmesi gerektiğini söylediği, bu nedenle yardıma muhtaç tanıdığı olup olmadığını sorduğu, katılanın da yardıma muhtaç kişi bulunduğunu söylediğinde kişi başı 500 TL yardım yapabileceğini ancak üzerinde Türk parası olmadığını, 1.000 Euro bulunduğunu söylediği, daha sonra katılanı ikna etmek suretiyle hesabından 2.720 TL para çektirerek iki adet 1.000 değersiz Peru parasını 2.000 Euro gibi verip yardım yapılacak miktar düştükten sonra kalanını Türk parası olarak aldığı, böylece sanığın, dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,Sanığa yüklenen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 20/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.