MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılanın işlettiği Felek Bilişim ve İletişim isimli iş yerine gidip kendisini Ordu Cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak 280.00 TL değerindeki cep telefonunu satın aldığı, parasını daha sonra getireceğini söyleyerek cep telefon numarasını bıraktığı, katılanın daha sonra bu numarayı araması üzerine kendisini savcı yardımcısı olarak tanıtan bir şahsın, sanığın hastanede yaralı olarak yattığın?? söylediği, daha sonraki aramalarında ise telefonun meşgule alındığı şeklindeki somut olayda, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiş; tayin olunan temel adli para cezasından 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası sonucu eksik cezaya hükmolunması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK’nın 51/3. maddesine göre denetim süresi belirlenirken gerekçe gösterilmeden en üst sınırdan uygulama yapılması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında TCK'nın 51/3. maddesi gereğince denetim süresi belirlenmesine ilişkin kısımdaki “3 yıl” ibaresinin çıkarılarak yerine “1 yıl” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.