Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23763 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9799 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : İbadethanelere ve mezarlıklara zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan,söz konusu suç,seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.Sanığın olay tarihinde ST. İlyas kilisesi karşısında bulunan Şıh Rih Türbesine gittiği, yerdeki çöpleri süpürerek orada bulunan şöminenin içerisine attığı, ayrıca '' ...'' ibareli iki-üç kitabıda söminenin içine atarak yaktığı, böylece sanığın ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, katılanın beyanında türbeyi kontrol etmek amacıyla türbeye gittiği sırada kilisenin önünde sarı renkli ticari taksi gördüğünü, taksinin yanında bir erkek şahıs ve sanığın olduğu, türbenin bacasından dumanlar çıktığını, içeri girerek kontrol ettiğinde kitapların yandığını gördüğünü, dışarı çıktığında kilisenin önünde bekleyen aracın oradan uzaklaştığını belirttiği, güvenlik kamerası görüntülerinin de katılanı doğrulaması karşısında tüm dosya kapsamına göre, Atılı suçun sanık tarafından işlendiğine yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Mahkemece dayanılan gerekçelere göre, temel hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırın üzerinde tayin edilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının üst sınırdan tayini,Kabule görede; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.