MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.Katılanın ... Düğün Salonunu işlettiği, yanında bir süre çalışan sanık ... katılanın bilgisi dahilinde olmadan iki kişi ile farklı zamanlarda sözleşme imzaladığı, sözleşme yaptığı kişilerden aldığı ücretleri katılana ödemediği iddia edilen olayda, sanığın ikrarı ile katılanın beyanlarını doğrulayan tanıkların beyanlarına göre, katılan ile arasında bir hizmet ilişkisi bulunan sanığın üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesine dayanılarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın farklı zaman diliminde güveni kötüye kullanması karşısında hakkında TCK'nın 43/1.maddesi uygulanmayarak eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmiş olması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında hüküm fıkrasından adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “100 gün” ve “2.000 TL”, adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL”, "adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.