MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılanın sürücü kursunda tanıştığı sanığın kendisine iş bulabileceğini söyleyerek 700 TL para ve diploma, nüfus cüzdanı ve sigorta kartı gibi belgeler aldığı, sonraki dönemlerde de işin olması için sürekli para istediği, bu kapsamda katılanın sanığa değişik tarihlerde toplamda 10.825 TL para ödediği iddia edilen olayda, katılanın iş konusunda yardım edeceğini düşündüğ?? sanığa farklı zamanlarda ... ve ... Bankası aracılığı ile toplam 2.130TL ile kimlik kartı ve sigorta kartının fotokopisini gönderdiğinin dosyadaki tüm delillerden ve sanığın dolaylı beyanı ile sabit olması karşısında, mahkemenin eylemi dolandırıcılık olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın farklı zamanlarda aynı suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda tahsil ettiği bedelleri uhdesine geçirmiş olması nedeni ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,2- TCK'nın 53.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan "sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine" ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin nazara alınmaması,3- Sanığın adli sicil kaydında yer alan ilamın TCK.nın 58/2-b maddesine göre infaz edildiği tarihten itibaren 3 yıl geçtikten sonra üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığı halde, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılıklar aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmedi??inden, hüküm fıkrasında yer alan; adli para cezasına ilişkin sırasıyla “120 gün”, “100 gün” ve “2.000,00 TL" ibarelerinin yerine sırasıyla "5 gün", “4 gün” ve "80,00 TL" ibarelerinin eklenmesi; hüküm fıkrasında yer alan TCK'nın 53.maddesinin tatbikine ilişkin bölüm çıkartılarak yerine "Sanıkların, TCK'nın 53/3.maddesi uyarınca, aynı maddenin 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" paragrafı yazılması yine hüküm fıkrasından tekerrüre ilişkin bölümlerin çıkarılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.