MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, şikayetçi ...'ı arayarak kendisini ... ismiyle tanıtıp bir kamyon odun almak istediğini söylediği ve şikayetçi ile bir ton odun için 150 TL'den anlaşarak parayı odun teslimatı sırasında vereceğini beyan ettiği, şikayetçi ...'ın 18,5 ton odunu şöförü ... ile sanığın belirttiği adrese gönderdiği, sanığın kamyonu karşılayarak kantarda odunların ağırlığını ölçtüğü, daha sonra sanı??ın kamyon ile birlikte daha önce odun satışı yapmasından dolayı tanıdığı ... pide salonu sahibi katılan ...'in iş yerine giderek odunların malikiymiş gibi pazarlık yapıp odunları 2.230 TL karşılığında sattığı ve parayı alarak katılanın iş yerinden ayrıldığı, odunların depoya indirme işlemi tamamlandığında tanık ... odunların parasını almak için sanığı aradığı ancak sanığın parayı katılandan alıp olay yerinden ayrıldığını öğrenmesi üzerine odunları yükleyerek geri götürdüğü, bu suretle sanığın iki şikayetçiye yönelik dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık ifadesi, katılan ve şikayetçi beyanları, tanık ifadesi ile tüm dosya kapsamına göre sanığın mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş, sanığın iki ayrı mağdura yönelik hileli hareketlerle menfaat temin etmesi karşısında, tek suçtan hüküm kurulması düşüncesiyle bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.