MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın sahibi olduğu ... Nakliye Av. Mal.Oto.Yak.Lok.Sig.Ac.Ltd.Şti.adına kredi kullanmak için ... Kayseri şubesine 23/02/2004 tarihinde başvurduğu, banka tarafından sanığın şirketine 75.000,00 TL lik açık kredi hesabı oluşturulduğu, bu kredi hesabından sanığın ilk olarak aynı tarikte 7000 TL lik kredi kullandığı, bunun ardından sanığın şirketinin 18/11/2005 tarihinde açık olan kredi hesabından 12900 TL kredi kullanmak istediği ve bankaya teminat olarak 20.03.2006 vade tarihli 5250,00 TL meblağlı, 30.03.2006 vade tarihli 5250,00 TL meblağlı ve 10.04.2006 vade tarihli 5500,00 TL meblağlı üç adet bonoyu katılanın adına sahte olarak tanzim edip imzalayarak devir cirosu ile bankaya verdiği, sanığın bu şekilde resmi belgede sahtecilik ve nitekli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda;1- Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Oluş ve dosya kapsamından sanığın 23/02/2004 tarihinde açılmış olan 75.000,00 TL lik kredi hesabından ikinci defa kredi kullanmak için 18/11/2005 tarihinde bu bonoları verdiği, söz konusu kredi kullanımda teminat olması için araç rehni sağlandığı bu kapsamda dava konusu bonoların kredinin açılmasında kullanılmadığı, halihazırda açılmış bir kredi hesabından kredi kullnımının söz konusu olduğu, bu kapsamda nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Katılma talebi hakkında duruşmada hazır bulunun sanık müdafine diyeceği sorulmadan katılma kararı verilmek suretiyle CMK'nın 238/3 maddesine muhalefet edilmiş ise de, sanık müdafinin hazır bulunduğu oturumlarda, katılma talebine karşı itirazda bulunmadığı da dikkate alınarak, bu hususun sonuca etkisinin bulunmaması karşısında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;Sanık savunması, katılan beyanı, ekspertiz raporu ve tüm dosya kapsamından sanığın borçlu olarak katılanın ismini yazarak onun adına davaya konu üç adet bonoyu tanzim edipsahte olarak imzalayıp bankaya sunduğu bu suretle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği yönünde mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık müdafi ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak; sanığın her üç bonoyu aynı anda bankaya sunmuş olması karşısında tek bir sahtecilik suçu oluşacağı, bu kapsamda 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağı göz ardı edilerek TCK 43. madde uygulanması sureteti ile sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.