MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıkların suç tarihinde katılanın köyüne hep birlikte giderek ...’te bulunan talebe yurdunda çalıştıklarını beyanla et almak istediklerini söyledikleri, yapılan pazarlık sonucunda katılanın bir büyük baş hayvanını 2.300 TL karşılığında almayı kabul ettikleri, sanıkların eti kesip hazırlaması yönünde katılana talimat verip birlikte köyden ayrıldıkları, aynı gün öğleye doğru sanıklardan ... eti almak üzere katılanın köyüne gittiği, burada katılan tarafından kesip hazırlanan eti araca yükledikleri, sanık ....’in katılana birlikte gidip parayı yurtta alacağını söylediği, birlikte yurda gitmek üzere hareket ettikleri, ...’e geldiklerinde sanık ... katlana “yurda elimiz boş gitmeyelim, marketten kola alalım.” diyerek aracı bir marketin önünde durdurduğu ve katılana “Kolayı sen al ben yurda gidince parasını sana veririm.” diyerek katılanı araçtan indirdiği, daha sonra kendisinin de araçtan inerek katılanın marketten alışveriş yaptığından emin olduktan sonra arabaya binip etlerle birlikte kaçtığı, katılanın o civarda bulunan öğrenci yurduna giderek yaptığı araştırmada kimsenin et getirmediğini öğrendiği olayda; dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafii ve sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK’nın 53.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.