Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23462 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10795 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Müştekinin, fırın işleten bir kişi olduğu, olay günü fırının yan tarafında bulunan kahvehanede oturduğu sırada, fırında çalışan elemanının kendisini arayıp iş yerine çağırması üzerine gittiğinde daha önceden tanımadığı ve boyunlarında...personel tanıtım kartı bulunan ve kendilerini...müfettişi olarak tanıtan sanıkların, fırında ayakta beklediklerini görüp, bu durumu kardeşi ...'e sorduğunda Metin'in, bu kişilerinSosyal Güvenlik Kurumu'ndan geldiklerini, iş yerinde sigortasız eleman çalıştırdıklarından dolayı kendilerine ceza yazacaklarını, ancak 1.000 TL verilmesi durumunda cezai işlem yapmadan gideceklerini söylemesi üzerine müştekinin sanıklarla diyaloğa geçip üzerinde bulunan 250 TL parayı vermek istediği, ancak sanıkların bu miktardaki parayı kabul etmedikleri ve ısrarla 1.000 TL para istedikleri, bunun üzerine dükkanın yanında bulunan komşusundan 250 TL borç para alıp kendisindeki 250 TL ile birlikte toplam 500 TL parayı sanıklara verdiği, her üç sanığın parayı alıp geldikleri ... plakalı araca binerek olay yerinden uzaklaştıkları, bir süre sonra dolandırıldığını anlayan müştekinin karakola giderek sanıklardan şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma sonucunda sanıkların iş yerinden uzaklaştıkları aracın kiralık olduğunun belirlendiği, yakalanan sanık ...'ın yapılan üst aramasında, koçan halinde yedi adet kesilmiş, on altı adet yazılmamış...Genel Müdürlüğü Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı Yerel Denetim Kurulu raporu, on iki adet kesilmiş, on altı adet yazılmamış...Genel Müdürlüğü Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı Yerel Denetim Tutanağı, dokuz adet işçi beyanları başlıklı form evrakı, boyun askısına takılı plastik kılıf içerisinde sanıklar adına düzenlenmiş, üzerlerinde fotoğrafları ve kimlik bilgileri bulunan ... ve ... Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup Başkanlığı ibareli mühürlü ve imzalı...personel tanıtma kartları çıktığı, sanık ... adına düzenlenmiş fotoğrafı yapıştırılmış kartta ünvanının İş Teftiş Kurulu Başkanı, ... adına düzenlenmiş kartta Müfettiş Yardımcısı, ... adına düzenlenmiş kartta unvan kısmında kontrol memuru ibarelerinin yazılı olduğunun anlaşıldığı, alınan rapor ve yapılan incelemeye göre göre, söz konusu kart ve belgelerin sahte olup olup aldatma kabiliyetine haiz olduğunun belirlendiği, böylece sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek kamu kurumunun maddi varlığı olan belgeleri kullanmak suretiyle kamu kurumunun aracı kılınması suretiyle dolandırıcılık ve sahte belgeleri düzenleyip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,1-Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Sanık, müşteki ve tanık beyanları, ekspertiz raporu, yakalama tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;Sanık, müşteki ve tanık beyanları, ekspertiz raporu, yakalama tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde, 765 sayılı Kanun'un 80. maddesinden farklı olarak “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında, aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulama olanağı bulunmadığı, somut olayda, sanıkların, sahte oluşturulmuş belgeleri düzenleyip kullanmaları eyleminde, zincirleme suç koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak ve suça konu belgelerin farklı zamanlarda düzenlendiğine dair dair yeterli delil bulunmadığının da anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında TCK'nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,b-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.