Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 23435 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10849 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, bir şekilde temin ettiği, dosyada birer sureti bulunan iki adet üzerlerinde geçersiz oldukları ve örnek olarak yapıldıklarını belirten ibareler bulunan 50,00 TL'lik banknotlardan birisini temyiz dışı sanık ...'e verdiği, ...'in ise bu paralardan birisi ile pazarcılık yapan katılan ...'den 4,00 TL bedelinde alış veriş yapıp, para üstü olarak 46,00 TL aldığı, katılanın, paranın sahte olduğunu anlaması üzerine ...'i girdiği bakkalda yakalayıp kolluk görevlilerine haber verdiği somut olayda; sanığın kısmi ikrarı, temyiz dışı sanığın anlatımı ve ele geçirilen sahte paralara göre dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 24 tam gün olarak tayin edilmesi,Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan para cezasına dönüştürülmesi sırasında TCK'nın 50/1-a maddesi yerine uygulama maddesi olarak sadece TCK'nın 50. maddesinin gösterilmesi,Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının TCK'nın 50/4. maddesi gereğince taksitlendirilmesi sırasında taksit aralığının gösterilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki seçenek yaptırımın uygulanmasına ilişkin kısımdaki “TCK'nın 50” ibaresinden sonra gelmek üzere “1-a” ibaresinin eklenmesi, adli para cezasına ilişkin sırasıyla “24 gün”, “20 gün” ve “400 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve “80,00 TL” ibareleri ile hüküm fıkrasının dördüncü bendindeki “TCK'nın 50” ibaresinden sonra gelmek üzere “1-a” ibaresinin eklenmesi, hüküm fıkrasının beşinci bendindeki “TCK'nın 52/4 maddesi gereğince takdiren” cümlesinden sonra gelmek üzere “ birer ay ara ile” ibaresi eklenmek eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.