Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 23043 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10403 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılanın evine gelerek kendisini polis olarak tanıtıp katılana, elindeki paraların sahte olup olmadığını kontrol edeceğini söylediği, katılanın sanığın elindeki telsizin polis telsizi olduğunu düşünerek 750 TL parayı sanığa verdikten sonra sanığın 750 TL parayı alarak ortadan kaybolduğu ve bir daha geri dönmediği, böylece sanığın hileli hareketler yaparak katılan aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uygulanırken, sadece en ağır hükümlülük olan ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 01/11/2006 kesinleşme tarihli, 16/04/2009 yerine getirme tarihli ve 2006/43 Esas, 2006/151 Karar sayılı ilamıyla verilen 3 yıl hapis cezasına dair ilamının tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, aynı zamanda ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/06/2002 tarih ve 2000/175 Esas, 2001/39 Karar sayılı kararının da tekerrüre esas alınması,2-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK 'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasından, sanık hakkında TCK'nın 58/6. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümdeki ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17/06/2002 tarih ve 2000/175 Esas, 2001/39 Karar sayılı kararının da tekerrüre esas alınmasına dair kısmın hüküm fıkrasından çıkartılması ile hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.