MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;21/09/2010 tarihli gıyabi hükmü "sanıklar müdafii" sıfatıyla 25/12/2010 tarihinde tebellüğ eden Av. ... sanık ... sorgusunun yapıldığı 11/06/2008 tarihli duruşmada hazır bulunup müdaafiilik görevini icra ettiği (mahkemenin her iki sanık açısından 11/06/2008 tarihinde Baro'dan müdafii isteminde bulunduğu) öte yandan her iki sanığın ismini de yazarak mazeret dilekçelerini dosyaya sunduğu 29/12/2010 havale tarihli (yasal süresinde verilmiş) temyiz-süre tutum dilekçesinde sadece sanık ... ismini başlığa yazmış olmasının (Yargıtay C. Başsavcılığına hitaben yazılan 10/02/2012 havale tarihli dilekçesi de nazara alındığında) maddi hata olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmakla tebliğnamedeki sanık ... yönünden yapılan temyizin süre yönünden reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Karafakılı...Ltd. ticari ünvanlı şirketin 31/10/1997 tarihinden itibaren iki ortağından biri ve diğer ortağı (şikayetçi) ile birlikte temsile yetkilisi olan sanık Nurettin'in, tüm hisselerini şikayetçinin kardeşi Serkan Yıldırım'a 07/06/2006 tarihinde (... Noterliğinde) devredip ortaklıktan ayrılmış ve müdürlükten de istifa etmiş (bu işlemlerin ... Ticaret Sicili Memurluğunca 09/06/2006 tarihinde tescil edilmiş) olmasına rağmen, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı (şirket ortaklığı ve müdürlüğünden ayrılması sonrasında) bir zaman diliminde teyzesinin oğlu diğer sanık ...'ı alacaklı gösteren 05/03/2006 düzenleme, 05/07/2006 vade tarihli, 21,500 TL bedelli borçlusu anılan şirket tüzelkişiliği görünen şirket kaşesi ve imzasını havi suça konu "bonoyu" vermesi, sanık ...'ın da vekili vasıtasıyla bonoyu ... İcra Müdürlüğünün 2007/3065 E sayılı dosyasında 15/06/2007 tarihinde icra takibine konu etmesi eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılık" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;I)"Resmi belgede sahtecilik" suçundan sanıklar hakkında verilen "mahkumiyet" hükümlerine yönelen sanıklar müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Hapis cezalarına mahkumiyetlerin kanuni sonucu olarak sanıklar hakkında TCK'nın 53. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizlikleri "cezaların infazı sırasında nazara alınabileceğinden" bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, II)"Nitelikli dolandırıcılık" suçundan sanıklar hakkında verilen "mahkumiyet" hükümlerine yönelen sanıklar müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma-kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;15/12/2007 tarihli iddianame anlatımında ve 21/09/2010 tarihli duruşmada iddia makamının esas hakkında mütalaasında suçun "teşebbüs" aşamasında kaldığı ileri sürülmekle, mahkemece de sübut "dolandırıcılığa teşebbüs" olarak kabul edilmekle; sanıklar hakkında TCK'nın 35. maddesinin uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.