Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22982 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9883 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, ... Turizm Limited Şirketi'nin yetkilisi olduğu, müşteki ...'un da ... Sigorta isimli sigorta işlerini yapan iş yerinin yetkilisi olduğu, sanık ...'ın şirketine ait... ve ...plaka sayılı araçlarının kaskosunu 2007 yılında müşteki ...'a yaptırdığı, karşılığında ise ... Şubesi hesabından verilme ... ve ... seri nolu 8000'er TL tutarlı iki adet çek verdiği, müşteki ... de bu çekleri ciro ederek müşteki ...'a verdiği, çeklerin bankaya ibrazında karşılıklarının çıkmadığı gibi sanığın imza inkarında bulunup suça konu çeklerin çalındığını söylediği, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle haksız menfaat temin ederek üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,Suça konu çeklerde bulunan keşide yerlerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde anlaşılabilir bir idari birim adını ifade etmesi ve nitelikli dolandırıcılık suçundan hükmolunan adli para cezasında eksiklik olmaması karşısında, bu hususlarda bozma isteyen tebliğnamedeki düşüncelere iştirak edilmemiştir. Sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, müşteki ... ile herhangi ticari bir ilişkisinin olmadığını, tanık ... vasıtasıyla tanıştığı ve ...'un kardeşi olan ... isimli şahsa suça konu araçları kasko ettirdiğini ve ... yanında kasko bedellerini peşin olarak ödediğini söyleyerek atılı suçlamaları kabul etmemesi, bu beyanların tanık ... tarafından doğrulanması, müşteki ...'ın kovuşturma aşamasında vermiş olduğu beyanında, söz konusu çekleri kendisine veren ...'un kaçak olduğunu, kendisi gibi bir çok kişiyi mağdur ettiğini belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, ... ve ... isimli şahısların bulunabilecekleri yerlerden araştırılarak olayla ilgili beyanlarının alınması, suça konu araçlarla ilgili kasko işlemlerini yapan ... Sigorta A.Ş'nin 7653 numaralı acentesinde müşteki ... herhangi bir görevinin olup olmadığının tespit edilmesi, kasko işlemlerini yapan şirketin defter kayıt ve diğer hukuki belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak, ...ve... plaka sayılı araçların kasko bedellerinin suç tarihi itibariyle ne kadar olacağı, bu hizmet alımına ilişkin olarak 16000 TL'lik iki adet çekin verilmesinin normal olup olmadığı ve söz konusu çeklerin suça konu araçların kasko işlemleri nedeniyle verilip verilmediği hususlarında denetime olanak verecek şekilde bilirkişi raporu alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.