MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : Beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Suç tarihi 10.04.2008 olduğu halde gerekçeli karar başlığında senetlerin üzerinde yazılı olan 21.07.2008–21.08.2008 tarihlerinin yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak görülmüştür. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanıkların, ... Mağazacılık isimli şirketin ortakları oldukları ve işleri beraber yürüttükleri, katılan ... adına düzenlenmiş 21.07.2008 tarihli 21000 TL ve 21.08.2008 tarihli 20.000 TL bedelli ... Moda isimli şirket adına borçlusu ... olan iki adet senedi sahte olarak tanzim edip kullandıkları kredi karşılığında cirolayarak ...Bankası ... Şubesine verdikleri, senetlerin vadesinde ödenmemesi üzerine katılan ... Bankası tarafından senetlerde borçlu olarak görülen katılan ... aleyhine icra takibi başlatıldığı, katılan ... söz konusu senetleri kendisinin düzenlemediğini belirterek yapılan icra takibine itiraz etmesi sonucunda durumun ortaya çıktığı, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda, 1 – Sanıklar ... ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık ve sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Söz konusu senetlerin daha önceden doğmuş borca istinaden katılan ... Bankasına verilmesi nedeniyle nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, sanık ...'un, sahte kambiyo senetlerini bilerek ciro ettiğine dair her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçelerine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 2- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, bilirkişi raporları, senet içerikleri ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekillerinin ve sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.06.2010 tarihli ve 2010/11-98, 143 sayılı kararında da belirtildiği gibi, 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesinde bulunan, “değişik zamanlarda“ ifadesi nedeniyle, zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların değişik zamanlarda işlenmesi gerekli olup, somut olayda senetlerin farklı zamanlarda düzenlendiğine dair delil bulunmaması ve aynı zamanda katılan bankaya teslim edilmesi karşısında, zincirleme suç koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığa verilen cezanın TCK'nın 43.maddesi gereğince artırılması suretiyle fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilleri ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.