Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22979 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9901 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde;Sanıklara yüklenen suçtan, doğrudan doğruya zarar görmeyen şikayetçilerin kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı ve usulsüz verilmesinden dolayı hukuken geçersiz olan katılma kararının hükmü temyiz etme yetkisi vermeyeceğinden mevcut temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2- Katılan ... vekili ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazlarının incelemesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılan ... sahibi olduğu ...plakalı aracını satmak için internet ortamında ilan verdiği, bu ilanı gören ve sanıklarla birlikte hareket eden bir şahsın ilandaki telefon numarasından katılanı arayarak kendini ... olarak tanıttığı, akabinde araca müşteri olup yaptığı pazarlık sonucunda suça konu aracı 23.750 TL'ye satın alma hususunda katılanla anlaştığı, ancak işleri yoğun olduğu için Kayseri'ye gelemeyeceğini söyleyerek katılandan söz konusu aracı Ankara'ya getirmesini istediği, katılanın da satışa konu araç ile birlikte Ankara'ya geldiği, burada katılanı sanık ... karşılayarak bir eve götürdüğü, bu evde telefonda kendini ... olarak tanıtan şahıs ile yine bu kişinin eşi olduğunu söyleyen diğer sanık ... de bulunduğu, ... isimli şahsın katılana evde oturdukları esnada bir kese içinde bulunan altınları gösterip bunları satarak aracın parasını ödeyeceklerini belirtip sanıklar ... ve ... ile giderek aracın devrini noterde sanık ...'ın üzerine yapmasını söylediği, katılanında ... isimli şahsın söylediklerine inanarak sanıklar ile birlikte notere gidip aracın satışını sanık ...'a verdiği, daha sonra sanıklar ile katılanın tekrar ... isimli şahsın bulunduğu eve döndükleri, burada ... isimli şahsın katılana repoda parasının olduğunu ancak bu parayı çekebilmesi için sanık ...'ın da yanında olması gerektiğini söyleyerek sanık ... ile birlikte evden suça konu araçla gittikleri, sanık ... birlikte evde kalan katılanın bir müddet sonra ...'u araması üzerine bu kişinin Dışkapı Hastahanesi önünde kaza yaptığını, geçici ruhsatı göstermesine rağmen trafik polisinin kabul etmediğini kendisinin gelmesi gerektiğini söylediği, katılanın da sanıklarla buluştuğu evden ayrılarak kaza olduğu söylenilen yere gittiği, bilahare gerçekte böyle bir kazanın olmadığını görmesi üzerine ... isimli şahsı aradığı ancak ulaşamadığı, sanık ...'ın da aynı gün söz konusu aracı galericilik yapan başka kişilere sattığı, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, araç satım sözleşmeleri ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Mahkeme tarafından hükümle birlikte hakkında suç duyurusunda bulunulan ... isimli kişi hakkında yapılan soruşturma veya kovuşturma akıbetinin araştırılmasının sonuca etkili olmaması karşısında, bu hususta bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... vekili ve sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;a-)Sanıkların hükme esas alınan eylemlerinde 5237 sayılı TCK'nın 53/5. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığının gözetilmemesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi, b-)TCK'nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun “ sadece sanıkların kendi altsoyları yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi,c-)Sanıklar hakkında katılanlar ... ve ...'e yönelik eylemleri nedeniyle kamu davası açılmadığı halde adı geçenlerin davaya katılmalarına karar verilerek bu kişiler içinde sanıklar aleyhine olacak şekilde vekalet ücretine hükmolunması, d-)Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesi uyarınca "suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu nazara alınarak takdiren ve teşdiden" denilmek suretiyle anılan maddenin kanundaki yaptırımının asgari hadden uzaklaşılarak tayin olunması gerektiği kabul edildiği halde adli para cezasının asgari hadden tayin edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekili ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.