Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22962 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10045 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği,fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, askerlik arkadaşı olan katılanı telefon ile arayıp, teyzesinin oğlu olduğunu söylediği ... isimli bir şahsın evlerinin önünde gömü bulduğunu, 30.000,00 TL para verip altınları alarak birlikte satmayı teklif ettiği, katılanın ...'ye geldiği, sanığın kim olduğu tespit edilmeyen ... isimli birisi ile katılanı karşılayıp ... Mahallesi'ne götürdüğü, burada deli taklidi yapan ve yine kim oldu??u tespit edilmeyen ... isimli şahsın avucundaki altınlardan birisini numune olarak katılana verdiği, Ankara'da suça konu altını bozduran katılanın tekrar ...'ye geldiği, ... isimli şahsın katılanı karşılayıp tekrar Kayhan Mahallesi'ne götürdüğü, 30.000,00 TL parayı ...'ın ailesine verip altınları getirmek üzere araçtan inen ... isimli şahsın bir daha geri gelmediği somut olayda; sanığın, katılanın kendisine ait telefon numarası ile arandığına yönelik kabulü ile kim olduğu tespit edilemeyen ... isimli şahısla katılanı tanıştırması, katılanın ... isimli şahısla altın satışı hakkında görüşmek üzere geldiğini bilmesi karşısında başından beri dolandırıcılık kastı ile hareket ettiğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,ancak;Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 tam gün olarak tayin edilmesi;Sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesine rağmen, TCK'nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesi suretiyle TCK'nın 53/4. maddesine,Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğine yönelik ihtarın yapılmaması suretiyle TCK'nın 51/7. maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmi??, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “30 gün” ve “600 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100,00 TL” ibaresi eklenmek ve hüküm fıkrasından TCK'nın 53. maddesine ilişkin kısmın tamamen çıkartılması ile hüküm fıkrasına erteleme hükmünden sonra gelmek üzere; TCK'nın 51/7. maddesi gereğince “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesinin ihtarına” cümlesi yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.