MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanma, dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılan ...'e ait ...oto kiralama isimli işyerinden 20/10/2009 tarihinde kiraladığı ... plakalı aracı, teslim etmesi gerektiği tarih olan 22/10/2009 tarihinde teslim etmeyerek, diğer katılan ...'ya kendisine ait olduğunu söyleyerek sattığı, katılan ...'in kolluk ekiplerine müracaatı üzerine yapılan uygulamada aracın katılan Muhittin'in sevk ve idaresindeyken yakalandığının iddia edildiği olayda, sanık ve katılan beyanları, kira sözleşmesi, teslim tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre, eylemin güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarını oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükümde “takdiren aşağı hadden olmak üzere” denilmesine rağmen hapis cezası ve adli para cezasının belirlenmesi sırasında asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,2-5237 sayılı TCK'nın 52/4 maddesine göre; kararda, para cezasının yirmi dört eşit taksitle ödenmesine karar verildiği halde, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,3-Mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 1 yıl süreli olmak üzere denetimli serbestlik tedbirine de hükmedilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.