Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22544 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9991 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Sanığın, ... Belediyesi Başkanlığı Sosyal Hizmetler Birimine, ...Ticaret Anonim Şirketi isminde olan; ancak gerçekte olmadığı tespit edilen şirket adına faksladığı yazı içeriğinde; Almanya ve Fransa ülkelerine işçi götürüleceğine dair gerçeğe aykırı beyanda bulunması üzerine; söz konusu sahte yazı içeriğinde belirtilen irtibat numarasını arayan şikayetçiler ile iletişime geçip, vize ve harç masrafları adı altında toplam 1250 TL parayı ... Bankası Antalya Şubesi aracılığı ile kendisine göndermesini sağlaması ve daha sonra da telefonunu kapatarak şikayetçiler ile olan irtibatını kesmek suretiyle haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği iddia edilen olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Belediye Başkanlığına gönderilen yazının sadece şikayetçilere ulaşılmasına yardımcı olduğu, şikâyetçilerin aldatılmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığdan TCK’nın 158/1–d maddesinin varlığından söz edilemeyeceği, söz konusu suçun oluşabilmesi için kamu kurumu olan Belediye Başkanlığına, sahte içerikli yazının gönderilmesi yeterli olmayıp, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde ve bu şekilde tarafların aldatılmasında adı belirtilen kurumun maddi bir varlığının kullanılması suretiyle etkisinin bulunmasının gerekeceğinin anlaşılması karşısında; somut olayda gerçekleşen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 157/1.maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında, 158/1-d maddesi uygulanarak fazla ceza tayini,2- Kabule göre de;a- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,b- Adli para cezası ile ilgili yapılan uygulamada; temel ceza 240 gün adli para cezasının belirlenip, 43.madde gereğince 1/3 oranında indirim yapılıp 320 gün adli para cezası verilerek aynı kanunun 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapıldıktan sonra sanığın, 266 gün adli cezası ile cezalandırılması gerekirken hesaplama hatası yapılarak 265 gün adli para cezası ile cezalandırılması suretiyle 1 gün az para cezası tayini, c- 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunma haklarından yoksunluğun ” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindeki kişiler yönünden ise söz konusu hak yoksunluklarının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gerektiği gözetilmeden kanundaki düzenlemeye aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 25.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.