MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, katılanlardan ...'ı arayarak kendisinin bir şahıstan alacağının olduğunu, bu alacağına karşılık ... marka LCD plazma televizyon ile ... marka dizüstü bilgisayar verdiğini, bunları uygun fiyata satmak istediğini söylediği, katılan ...'ın da arkadaşı olan diğer katılan ...'ye durumu anlattığı, ...'nin televizyonu, ...'ın da dizüstü bilgisayarı almaya karar verdikleri, televizyon için 2.500,00TL, bilgisayar için 700,00 TL olmak üzere toplam 3.200,00TL'ye sanıkla anlaştıkları ve olay günü katılanların sanıkla buluştukları, parayı sanığa verdikleri, sanığın da katılanlara eşyaları teslim edeceğini söyleyerek götürdüğü apartmanın önünde beklemelerini, depodan malları getireceğini söyleyerek apartmana girdiği, arka kapıdan kaçıp gittiği, somut olayda; sanığın kısmi ikrarı ve katılanların beyanlarına göre dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,ancak;Sanığın, aynı ortamda bulunan katılanlara karşı televizyon ve bilgisayarın depoda olduğunu söylemek şeklindeki hileli hareketi ile paralarını aldığı olayda; TCK'nın 43/2 maddesi gereğince sanığın eylemin tek olduğu gözetilip, cezasının arttırılması gerekirken, mağdur sayısınca suç oluştuğu kabul edilerek iki kez TCK'nın 157/1 maddesi gereğince mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle fazla ceza tayini ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 100 tam gün olarak tayin edilmesi;Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.