Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22519 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9683 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanığın, ... Ticaret Limited Şirketi'nin muhasebecisi olduğu, şirketin o dönemki müdürü olan ... tarafından 16.05.2007 tarihli vekaletname ile sanığa şirket adına çek keşide etme yetkisi verildiği, ancak ...'ın 27.12.2007 tarihinde şirketin yönetimini oğlu olan ...'a bıraktığı, sanığın 16.05.2007 tarihli vekaletnameye dayanarak suça konu ... Bankası ... Organize Sanayi Şubesine ait 21.01.2009 keşide tarihli ve 9.500,00 TL bedelli çeki şirket adına keşide ederek şikayetçiye verdiği, karşılığında araç tamiri yaptırdığı, çekin bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığı gerekçesi ile bedelinin ödenmediği somut olayda; dosya içerisindeki ... Noterliği tarafından düzenlenmiş 16.05.2007 tarihli o dönemki şirket müdürü ... tarafından şirket adına verilmiş vekâletname ile sanığa çek keşide ete yetkisinin tanındığı, bu yetkinin geri alınmadığı gibi suç tarihinden önceki 15.01.2008 tarihli toplantıda alınan ve karar defterine yazılan karara göre de sanığın şirket adına imza atma yetkisinin devam ettirilmesine oybirliği ile karar verilmiş olduğu, bu süre zarfında şirket yetkililerinin yeminli beyanlarından da anlaşıldığı üzere bilgileri dahilinde sanığın başka çekleri de şirket adına keşide etmesi ve bunların bedellerinin şirket tarafından ödenmesi ve en son olarak da suç tarihinden sonra şirketin müdürü olan ... tarafından 05.05.2010 tarihinde ... Noterliği tarafından düzenlenen vekaletname ile sanığa 27.12.2007 tarihinde verilen çek keşide etme yetkisinin devam ettiğinin bildirilmesi karşısında, sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediği, yargılamaya konu çek bedelinin şirketin ekonomik sıkıntıları nedeni ile ödenmediğinin anlaşılması karşısında, unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,Kabule göre de;Suçtan elde edildiği kabul olunan haksız menfaatin iki katı gözetilerek gün olarak belirlenen adli para cezası üzerinden TCK'nın 62. maddesi gereğince indirim yapıldıktan sonra günlüğü 20,00 TL hesabı ile paraya dönüştürülmesi gerekirken, belirlenen gün adli para cezasının önce para cezasına dönüştürülüp sonra TCK'nın 62. maddesi gereğince indirim yapılması suretiyle fazla ceza tayini, 5237 sayılı TCK'nın 52/4 maddesine göre; kararda, para cezasının yirmi eşit taksitle ödenmesine karar verilerek taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,Suç unsuru olan çek hakkında dosyasında delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken müsaderesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.