Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22477 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9649 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.Müşteki ile aynı işyerinde çalışan sanığın, işe başladığı gün müştekiden konuşmak için cep telefonunu istediği, müştekinin hattını içerisinden çıkararak Nokia 3600 marka cep telefonunu sanığa verdiği, konuşmak için dışarı çıkıp ortalıktan kaybolduktan sonra suça konu telefonu ikinci el cep telefonu alım satım işi yapan tanık ...'e satmak isterken, tanığın şüphelenerek polisi araması üzerine olay yerine gelen polislerce yakalandığı ve bu şekilde güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;Oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın, kullandıktan sonra iade etmek üzere müştekiden kısa bir süre için aldığı cep telefonunu iade etmediği anlaşılmakla; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/06/2012 tarih ve 2011/15-440 esas, 2012/229 sayılı kararında da belirtildiği üzere, eylemin 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde hata yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;1-Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,2-5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar 53. madde 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine 12.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.