Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2236 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14099 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralamaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi,bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur.Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder.Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir... isimli bir kişi tarafından bıçaklanması nedeniyle devam eden bir yargılamanın mağdur sıfatı ile tarafı olan katılanın büfesine, olay günü sanıkların gelerek söz onusu yargılama kapsamındaki şikayetinden vazgeçmesini katılandan istedikleri, katılanın bu teklifi reddetmesi nedeniyle meydana gelen tartışma neticesinde çıkan kavgada; sanık ... Hüseyonuğlu'nun katılanı yumruk vurmak suretiyle etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı; sanık ...'ın ise elindeki çakı bıçağı ile katılana vurmaya kalkıştığı ve katılan tarafından itilmesinden dolayı yaralama eylemini gerçekleştiremediği, katılanın sanıklardan kurtularak büfeden kaçtıktan sonra sanıkların, büfedeki camları kırdıkları, rafları da dağıtarak zarar verdiklerinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanıkların savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, doktor raporlarına, görgü tespit tutanağına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanıkların katılanın sahibi olduğu büfeye gittikleri, bir yargılamanın mağdur sıfatı ile tarafı olan katılandan görülen dava kapsamındaki şikayetinden vazgeçmesini istedikleri, katılan ile bu nedenle tartıştıkları, sanık ...'nun katılanı yumruk vurmak suretiyle etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, diğer sanık ...'ın ise elindeki çakı bıçağı ile katılana vurmaya kalkışması üzerine katılan tarafından itilmesinden dolayı yaralama eylemini gerçekleştiremediği, katılanın büfeden çıkmayı başararak kaçması sonrasında sanıkların, büfedeki muhtelif eşyalara zarar vermeleri şekilde gerçekleştirdikleri sabit olan eylemlerinin mala zarar verme, kasten yaralama ve silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçlarını oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabullerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Tekerrüre esas sabıkaları bulunan sanıklar hakkında, 5237 sayılı TCK.nun 58/6-7 maddesi fıkraları gereğince mükerrirler hakkındaki infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan aynı maddenin 3. fıkrasına göre kendi altsoyu üzerindeki yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar 53. madde 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükümlerin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar ... ile ...'a ilişkin hükümlerden, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin tamamen çıkartılıp yerlerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.