MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Somut olayda; sanığın iş takipçiliği yaptığını söyleyerek katılanın sorumlusu olduğu kooperatifin yaptırdığı binalarla ilgili Belediyeden ruhsat alınması işini yapabileceğinden bahisle katılandan belediyeye ödemek üzere 1400 TL para aldığı, ancak sanığın ruhsat alınmasıyla ilgili her hangi bir işlem yapmadığı gibi belediyeye de ödemede bulunmadığı, katılana da aldığı parayı iade etmediği, kendisine bu şekilde haksız çıkar sağlayarak güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda, sanık savunması gözetilerek gerçeğin kuşkuya meydan vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından sanığın kooperatifle ilgili belediyeye müracatının bulunup bulunmadığı, müracat ile ilgili kurumun ne gibi işlem yaptığı, ruhsat alınmamasının kooperatif işlemlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,Kabule göre de; 1-Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi, -Sanık hakkında TCK’nın 155/1 maddesi gereğince belirlenen 6 ay hapis cezasının aynı Kanunun 50/1-a. maddesi uyarınca 20 TL üzerinden adli para cezasına çevrilirken 3.600 TL yerine 2.400 TL adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.