Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22187 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9573 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılanın, yargılama aşamasında kendisini vekâletnameli vekil ile temsil ettirdiğinin anlaşılması karşısında; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca vekille takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması gerektiği gözetilmeden, katılan ile vekilinin yokluğunda kurulan hükmün vekil yerine asile tebliğ edilmesi nedeniyle, bu tebliğin temyiz süresini başlatmayacağı hususu dikkate alındığında, katılan vekilinin öğrenme ile yaptığı temyizin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. ...’ın, kardeşi olan şikayetçiyi arayarak, kendisini ...ismindeki bir komiserin aradığını, yapılan soruşturma kapsamında, ...no'lu numarayı araması gerektiğini söylediği, şikayetçinin de belirtilen numarayı aradığında telefondaki kişinin kendisini başkomiser...02 olarak tanıttıktan sonra, şikayetçiye kimlik bilgilerinin başkaları tarafından sahte belgeler düzenlenmek için kullanıldığını, yasadışı örgütlere adı kullanılarak para aktarıldığını, yardımcı olması gerektiğini söylediği, şikayetçinin de inanarak kabul ettiği ve verilen talimatlara uyarak bankadan 30.000,00 TL para çektiği ve... Bankası ... şubesinden sanık ...'un hesabına 4.820,00 TL yatırdığı, sonra da sanık ...'nun posta çeki hesabına 19.600,00 TL gönderdiği, sanık ...'un hesabına ise 4.000,00 TL yatırdığı ve çeşitli telefon numaralarına kontör gönderdiği, şikayetçinin toplam 30.657,00 TL’yi sanıkların hesaplarına yatırdığı anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Fail tarafından rastgele aranan cep telefonundan, kendisini emniyet görevlisi gibi tanıtarak rahatsız edip, menfaat temin etmesi olaylarının, ülke genelinde yangınlaşması ve mağdurların psikolojik dünyalarında oluşturulan olumsuz etkileri ile dolandırıldıklarını anladıklarında içine düştükleri maddi ve manevi tahribatları nazara alındığında; sanıkların taşıdıkları kastın yoğunluğu, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yer değerlendirildiğinde, temel ceza tayin edilirken, alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- 1136 sayılı Kanun'un 168. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/1. maddesi gereğince, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.