Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22184 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9467 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK'nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesinde, Tacir;"(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.Ticaret şirketleri, aynı yasanın madde 124’de;1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.2)Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir.Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55. ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55-Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir. ...Müzik Yapım Basın Yayın İnş. San. ve Tic. Ltd Şirketini temsile yetkili olan sanığın ... Noterliği’nde düzenlenen 07.08.2007 tarih ve 7211 yevmiye sayılı satış vadi sözleşmesi ile... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde vaki ve kain ...pafta no ... ada no ve ... parsel numarası üzerine yöneticisi bulunduğu şirket tarafından inşa edilen ve ... Ltd. şirketine verilen bağımsız bölümlerden... sokak yönünden...girişi zemin kat ... nolu bağımsız bölümü 40.000,00 TL bedel mukabilinde katılana satmayı vaad ettiği, katılandan 16.000 TL para ve kalan borcuna karşılık 22.000 TL bedelli senet aldığı, daha sonra katılanın ... Müdürlüğü’ne gittiğinden satış vaadi sözleşmesi ile aldığı bu yerin başka kişiye ait olduğu bildirilerek devir işlemini yaptıramadığı, suça konu taşınmazın 12.12.2007 tarihinde... isimli kişiye satıldığı ve tapuda ... adına tescil edildiği, bu suretle sanığın menfaat temin ettiği iddia edilen olayda; Katılanın suça konu taşınmazın... Müdürlüğü’ne giderek kayıtlarını kontrol etmediğini beyan etmesi, sanığın kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle yetkili olduğu şirkete bırakılan taşınmazdan başkası üzerine olan daireyi katılana satmayı vaad ettiğini, ancak katılanın ödemeleri yapmaması nedeniyle taşınmazı alıp katılana veremediğini, sonrasında katılanın daireden vazgeçtiğini beyan ederek ek bir protokol ile 28.02.2008 tarihli 15.000 YT1 değerinde senet 30.03.2008 vadeli 12.500 YTL değerinde senet verdiğini ve karşılıklı anlaştıklarını savunması, suça konu taşınmazın tapi kaydında 12.12.2007 tarihinde...isimli kişiye satıldığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için suça konu taşınmazın satış akit tablosu getirtilerek suça konu taşınmazın satışının kim tarafından yapıldığı, sanığın taşınmaz üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca hak sahibi olup olmadığı, taşınmazın devrinin taşınmaz vaadi sözleşmesinden önce mi yoksa sonra mı yapıldığı tespit edilerek, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği arsa sahipleri ile sanık arasında anlaşmazlık bulunup bulunmadığı araştırılıp, bu hususta arsa sahiplerinin beyanı alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiniin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.