Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21963 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9037 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Adli emanetin 2010/724 sırasına kaydolunan eşya hakkında mahkemesince her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; mağdureye ait (kiralık olan) daireyi beğendiğini ve kiralamak istediğini söyleyen sanığın, aralarındaki sözlü anlaşmayı müteakip "...yurt dışına çıkacağız, yanımızda TL yok, döviz verelim, sen üstünü TL olarak ver..." diyerek mağdureye adli emanete alınan ve ... Bankası ... Şubesinin 15/02/2010 tarihli raporuna göre orijinal olmakla birlikte tedavülden kalkmış 1.000 peru intisini (değerli yabancı ülke parası diyerek) verip, para üzeri olarak 1,250 TL alarak uzaklaşması eyleminin "dolandrıcılık" suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında yukarıdaki eleştiri ve aşağıdaki bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Adli para cezasının tayininde uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,2-TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan "sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine" ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin nazara alınmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasında yer alan TCK'nın 53. maddesinin tatbikine ilişkin bölüm çıkartılarak yerine "sanığın, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına," paragrafı yazılmak ve hükmün 2- no'lu ana başlığının bir, iki ve üçüncü paragraflarındaki "1 gün karşılığı..." ibaresinin önce gelmek üzere "TCK'nın 52/1,2. maddesi uyarınca..." ibareleri eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.