Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21940 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 28903 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 4 - 2012/53663MAHKEMESİ : Çubuk Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 13/12/2011NUMARASI : 2011/218 (E) ve 2011/565 (K)Suç : Mala zarar verme., tehditDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma suça konu şeyin amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Sanığın, iki aydır ayrı yaşadığı eşinin annesi olan katılana ait eve giderek çocuğuna ait kamera ve oturağı istediği, katılandan olumsuz cevap alması üzerine katılana hitaben "Seni boğarım kadın, hırsızlar, o...pu karı, aç gözlüler" şeklinde hakaret ve tehditte bulunduğu, araya ev sahibi R.. Ç..'ın girmesinden sonra elindeki bir eşya ile evin oturma odasının camını kırarak olay yerinden ayrıldığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; tanık R.. Ç..'ın olayın hemen sonrasında kollukta verdiği ifadesinde; kendisiyle aynı binada ikamet eden ve aynı zamanda kiracısı olan katılan ile birlikte evinde oturdukları sırada kapı zilinin çaldığını, kapıyı açtığında sanığın, katılanın gelini olduğunu söyleyerek katılanı çağırmasını istediğini, katılanın kapıya gelmesi üzerine, sanığın bir anda katılanın üzerine saldırdığını, kendisinin araya girdiğini ve engel olduğunu, sonrasında sanığın katılana hitaben “öldüreceğim sizi, hırsızlar, çocuğumun kamerasını ve oturağını verin.” diye bağırdığını ve aşağı doğru indiğini, kendisinin de sanıkla birlikte inerek çocuğunun oturağını sanığa verdiğini, bina içindeyken cam kırılma sesi geldiğini, sanığın katılana ait camı kırdığını katılandan öğrendiğini, cam kırılma sesi duyduğunu, ancak camın kırıldığını görmediğini beyan etmesi, kolluk tarafından tanzim edilen 08/03/2011 tarihli görgü tespit tutanağına göre, dairenin bahçe tarafına hakan (doğu) kısmında oturma odasına ait pencerenin 3 kısım olan camlarından sabit olan sağ kısım 80 cm boyunda, 60 cm eninde bulunan camın orta kısmının kırılmış olduğunun, cam kırıklarının dış bahçe yerinde ve oturma odasının içerisine düştüğünün, cam pencerenin demir korkuluklu olduğunun ve başka kırık camın olmadığının, evin giriş çelik kapısında sabit olan kısmında 2 cm'lik ufak bir çöküntünün bulunduğunun, ortak kullanım alanı merdiven boşluğunun yanında 1 no'lu daireye ait plastik ayakkabı rafının yerde ve buna ait kırık parçalarının bulunduğunun tespit edilmesi karşısında; tanık R.. Ç..'ın ilk ifadesi ile çelişkili olan duruşmadaki beyanının üstün tutulma gerekçesi de açıklanmadan, sanığın atılı suçlardan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.