Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21902 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8911 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Katılanın sanık aracılığıyla ev almak için sanığın ikamet ettiği ...'ye gidip buluştuktan sonra sanığın araçta duran parayı görmesi üzerine, “vakit geç oldu, eve yarın bakarız, para arabada durmasın, sorun çıkartır” diyerek araçta poşet içerisinde duran katılanın ev almak için getirdiği 97.500 TL parayı alıp katılanın yanından ayrıldığı ve bir daha sanığa ulaşılamadığının iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın katılana gelmeden önce para konusunda tedarikli olması gerektiğini söylemesi, paranın araçta durmasının sakıncalı olduğunu söyleyip daha güvenli bir yere götürüyor izlenimi vererek parayı yanına alması, birlikte ev bakmak için sözleştikleri halde, parayı aldıktan sonra sanığın telefonlarına ulaşılamadığı gibi sonraki bir hafta boyunca işyerine uğramaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın hileli hareketlerle menfaat temin etmiş olması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek güveni kötüye kullanma suçundan yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.