MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanık ... ile temyize gelmeyen sanık ...'nın şikayetçi ...'un bulunduğu köye üzüm almak amacıyla geldikleri, şikayetçi ile görüşme yaparak 7,5 ton üzümün alımı hususunda anlaştıkları, üzüm bedeli olarak 3480 TL bedelli alacaklı ve borçlu kısmında ..., kefil kısmında da ... yazılı olan seneti şikayetçiye verdikleri, senet üzerinde ...'ya ait kimlik numarasının da yanlış yazıldığı ve sanıklara ait adres bilgilerinin bulunmadığı, bu şekilde sanıkların yaklaşık 7,5 ton üzüm alarak ... plaka sayılı araca yükleyerek götürdükleri, üzüm bedelini ödemedikleri gibi şikayetçiyi bir daha aramadıkları, böylelikle sanık ...'ın 5237 sayılı TCK'nın 157/1. maddesinde tarif edilen dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;Şikayetçinin 02/06/2010 tarihli duruşmada, sanıkların, zararının tamamına yakınını giderdiklerini beyan etmesine karşın 5237 sayılı TCK'nın 168/4 maddesi kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına ilişkin rızasına dair beyanı sorulmadan yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kararın CMUK'nın 325. maddesi gereğince temyiz talebinde bulunmayan sanık ...'ya sirayetine, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.