Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21888 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9235 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Hükmün sanık ...'nün yüzüne karşı tefhim edildiği, ancak 1 haftalık yasal temyiz süresi geçtikten sonra 12/07/2010 tarihinde temyiz dilekçesini sunduğu anlaşılmış ise de; Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvuru yapılacak mercii, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin ne zaman başlayacağının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; hüküm fıkrasında başvurulacak kanun yolu ve başvuru yapılacak mercii hatalı gösterildiği gibi başvuru şeklide eksik olarak açıklanmış olduğundan, mahkemece bu nedenle gerekçeli kararın sanığa 08/07/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve sanığın da 12/07/2010 tarihinde hükmü yasal süresi içinde temyiz ettiği tespit edilerek yapılan incelemede;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Katılan ...’e ait akaryakıt istasyonunda tanker şoförü olarak çalışan sanık ...’ın istasyondan peyder pey katılandan habersiz aldığı mazotu aynı istasyonda lastikçi olarak işyeri kiralayan diğer sanık ...’nun yardımı ile istasyona gelen şoförlere sattıkları somut olayda; sanıklara hizmetleri gereği doğrudan tevdi edilen mazot sözkonusu olmaması karşısında; atılı eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşerek yazılı şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan ceza tayini, Kabule göre de; 1- Sanık ...'nun, eyleme doğrudan katılması ve asli faili olması karşısında hakkında yardım eden sıfatında olduğundan bahisle TCK'nın 39/2. maddesi gereğince indirim yapılması, 2-Sanıklar hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,3- Gün olarak belirlenen adli para cezası, paraya çevrilerek sonuç adli para cezası belirlenirken, 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesi hükmüne aykırı olarak; TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi, 4-Sanık ...hakkında 125 gün olarak belirlenen adli para cezasından 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılması sonucu sonuç cezanın 104 gün yerine 103 gün belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini; buna bağlı olarak da yanlış tayin edilen 103 gün adli para cezasının günlüğü 20 TL üzerinden paraya çevrildiği sırada 2.060 TL yerine 20.600 TL olarak belirlenmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın gözetilmesine, 04/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.