Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21882 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9247 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Şikayetçinin evine çarşaf satma bahanesiyle giden sanığın, şikayetçi çarşaf almak istemediğini belirtince içmek için su istediği, suyu veren şikayetçiye üzerinde büyü olduğunu, kocasıyla arasını bozmak isteyenlerin bulunduğunu, kendilerine birkaç kıyafetiyle altınını verdiği takdirde büyüyü bozabileceklerini söylediği, şikayetçinin istenenleri yerine getirip elbiseleriyle beraber değeri toplam 1.500 TL olan künye, kol saati ve zincirini sanığa verdiği, bir süre evde oyalanan sanığın bohça halinde kıyafeti şikayetçiye verip altınları alarak oradan uzaklaştığı somut olayda; sanığa atılı eylemin temas ettiği 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 04.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.