MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, 6136 sayılı Yasaya muhalefetHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. 5237 sayılı TCK’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır.Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu,seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır.Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur.Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle,kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir.Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.03.2010 gün 9-259-47 sayılı kararında belirlendiği gibi, Olayın gelişimi sırasında sanığın, cebir ve/veya tehdit kullandığı polis memuru olan müştekiler suçun mağduru, kamu idaresi ise suçtan zarar gören konumundadır. “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçunun 5237 sayılı TCK’ nun “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde düzenlenmiş olması da kamu görevlilerinin suçun mağduru olamayacakları anlamına gelmemektedir. Aksinin kabulü halinde, görevleri dışında kendilerine karşı cebir ve/veya tehdit kullanılması halinde işlenen bu suçların mağduru olacaklarında kuşku bulunmayan kişilerin, aynı suçlara görevlerinin ifası sırasında kamu görevlisi sıfatıyla maruz kaldıklarında ise suçun mağduru olmadıklarını ileri sürmek çelişkisine düşülecektir ki, bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.Somut olayda; bir şahsın bıçaklandığının emniyet müdürlüğü haber merkezinin anonsu ile bildirilmesi üzerine olay yerine intikal eden polis görevlilerince olaya karıştığı sanılan şahısların içerisinde bulunduğu... plakalı otonun ...Mahallesi ... Sokak üzerinde yakalandığı, araç içerisinde şöför mahallinde ..., sağ ön koltukta sanık ..., arka koltukta da ... isimli şahısların bulunduğunun tespit edildiği, şahıslar araçtan aşağıya indirildikten sonra oto içerisinde yapılan arama neticesinde sağ ön koltuk altında adli emanete kayıtlı tabanca, bu tabancaya ait şarjör ve şarjöre takılı vaziyette iki adet 7,65 mm çapında tabanca fişeğinin ele geçirildiği, haklarında işlem yapılmak üzere...Polis Karakoluna götürüldükleri, bu sırada kendisine kelepçe takılan sanık ...'nın şikayetçi polis memurlarına hitaben "beni buraya nasıl getirdiniz, benim olay ile ilgim ve alakam yok, bıçak da bizim değil silah da bizim değil" diyerek taşkınlık yapmaya başladığı ve görevini yapmaya çalışan polis memuru olan şikayetçilere direndiği, karakolun pencere camına tekme atarak kırdığı anlaşılmakla, mahkemenin mala zarar verme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarından verilen hükümlere ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.1-Sanık hakkında mala zarar verme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarından verilen hükümlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak,Tayin edilen adli para cezalarının taksitlendirilmesi sırasında taksit aralığının gösterilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün adli para cezası ile ilgili bölümlerine "birer ay ara ile" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2-Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde,Karakola getirilen ve karakol içerisindeki oturma bankına kelepçelenen sanığın hangi eylemi ile hangi işleme direndiği ve suçun ne şekilde oluştuğu açıklanıp tartışılmadan hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre;a- Sanığın görevi yaptırmamak için direnme suçunun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden kamu görevlilerine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev'iden fikri içtimanın koşulları gerçekleşmiş olduğu halde, 5237 sayılı TCK'nın 43/2.maddesinin uygulanmaması, b- Tayin edilen adli para cezalarının taksitlendirilmesi sırasında taksit aralığının gösterilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.