Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21798 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3027 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, tehdit, görevi yaptırmamak için direnmeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. 5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesi ile düzenlenen; “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil, görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeğe elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.Sanık ...'ın Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu, sanık ..., mağdurlar ..., ... ve ...'ün de yine aynı infaz kurumunda hükümlü olarak bulundukları, şikayetçi ...'in ise aynı Ceza İnfaz Kurumu'nda sayman olarak görev yaptığı, sanık ...'ın almış olduğu disiplin cezası nedeni ile kurumun müşahade odasında bulunduğu, 14.09.2010 tarihinde saat 12:05 sıralarında kurum görevlileri tarafından koğuşlara yemek dağıtımı yapıldığı sırada sanık ...'ın bulunduğu koğuş içerisindeki yatağı, nevresim ve battaniyeyi yaktığı ve koğuş havalandırma penceresinin dış korkuluk demirini yerinden oynatarak çıkardığı, ceza evi infaz koruma memurları ve görevlileri tarafından müdahale edilerek yangının söndürüldüğü, aynı gün saat 15:50 sıralarında mağdur ...'in cezaevinin bahçesinde volta atarken pile sarılı vaziyette bir pusula gördüğü, pusulada "... eğer seni ve o ... abini .. abini eğer sen de dahil sizi şişeye oturtmassam sizde beni s..., kendinize iyi bakın abi kardeş geçinin sizi seven ve hep sevecek olan kardeşin ..." ibarelerinin bulunduğu, söz konusu not kağıdındaki yazıların sanık ... eli ürünü olduğunun tespit edildiği, her ne kadar sanık ...'nın ilk savunmasında söz konusu yazıları kendisinin yazmadığını beyan etmiş ise de daha sonraki savunmalarında yazıyı kendisinin diğer sanık ...'ın tehdidi sonucunda yazdığını ikrar ettiği, tanık ...'un sanık ...'nın sanık ...'yı tehdit ettiğini gördüğünü beyan ettiği, bu olaylar üzerine 16.09.2010 günü saat 16:40 sıralarında sanık ...'ın Cezaevi idaresince görevlendirilen şikayetçi ...'e ifade vermek için götürüldüğü, şikayetçi ...'in sanık ...'a savunmasını sorması üzerine sanık ...'ın ifade vermek istemediği, bunun tutanak altına alınacağının ifade edilmesi üzerine, sanığın sinirlenerek şikayetçi ...'in üzerine yürüyüp "sana Şebinkarahisar'ı dar edeceğim, benim arkam sağlam, 18 tane kardeşim var birisini de senin için feda edeceğim" demek sureti ile şikayetçi ...'i tehdit ettiği, bunun üzerine tekrar tutanak tutulduğu ve sanığın müşahede odasına alındığı, aynı gün saat 19:00 sıralarında sanık ...'ın kurum görevlilerine bilgisayar odasına ve havalandırma bahçesine çıkmak istediğini söylediği, görevliler tarafından bu talebin yerine getirilmesinin mümkün olmadığının belirtilmesi üzerine yine sanık ...'ın koğuşun havalandırma camını kırdığı, koğuşta bulunan kendisine ait dolabı devirerek kapıları tekmelemeye başladığı ve koğuşta bulunan yatak ve çarşafını yaktığı iddia olunan somut olayda;1-Sanık ... hakkında tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının temyiz incelemesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerlerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2-Sanık ... hakkında kamu malına zarar verme, sanık ... hakkında tehdit suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının temyiz incelemesinde;a- Sanık ... yönünden,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;TCK'nın 152/2-a-son maddesinde yer alan "verilecek ceza iki katına kadar artırılır" fıkrasındaki "iki" ibaresinin, hükümden sonra, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle "bir" şeklinde değiştirilmiş olmakla mahkemece bu hususta yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,b- Sanık ... yönünden,Sanığın, ... Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda birlikte kaldığı diğer sanık ...'nın baskı ve tehdidi sonucu, onun adına yine aynı cezaevinde kalan mağdurlara hitaben tehdit içerikli yazı yazdığının anlaşıldığı olayda, mağdurlara yönelik tehdit kastı bulunmaksızın diğer sanığın talebi ve zoru altında yazıyı kaleme alan sanıkta suç kastı bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,c-Kabule göre de her iki sanık yönünden;5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.