Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21690 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9107 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık (değişen suç vasfına göre hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma)HÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Katılanın yetkilisi olduğu ...Anonim Şirketine ait ve 20 ton ağırlığında gelen boyanın, ... iline nakledilmesi amacıyla ... plakalı araca yüklenerek sanık ...'e teslim edildiği, sanığın sevk ve idaresindeki aracında yüklü olan boyaları, istenilen yere götürmesi gerekirken en başından beri fikir birliği içerisinde hareket ettiği diğer sanık ...'ye teslim ettiği, sanık ...'nin, söz konusu araçla seyir halinde olduğu sırada ... otobanında emniyet ekipleri tarafından yakalanarak katılana ait boyaların ele geçirildiği, bu şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri belirlenen sanıkların, hizmet ilişkisi gereği katılandan teslim aldıkları boyaları istenilen yere götürmeyip uhdelerinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;Oluşa, sanıkların savunmalarına, şikayetçinin aşamalardaki beyanlarına, tanık anlatımlarına ve olay tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre; sanıkların, bu şekilde gerçekleştirdikleri sabit görülen eylemlerinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.5237 sayılı TCK'nın 53.maddesi uyarınca sanıkların belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı, hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması ve infaz aşamasında gözetilmesinin mümkün olduğunun anlaşılması karşısında; bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık ... hakkında cezaya hükmedilirken uygulama maddesi olarak TCK'nın 155/2 maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, ... hakkında cezanın belirlendiği hüküm fıkrasına, "eylemine uyan" cümlesinden sonra gelmek üzere “TCK'nın 155/2 maddesi gereğince” ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.