MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle dolandırıcılıkHÜKÜM : Beraat, mahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. 5237 sayılı TCK'nın 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.Suç tarihinde emlakçılık yapan sanık ...'nın, 143 Sokak No: ... adresinde bulunan ait üç katlı binayı komisyon karşılığında satma hususunda söz konusu taşınmazın sahibi olan sanık ... ile anlaştığı, daha sonra katılanların ev satın almak için emlakçılık yapan sanık ...'in çalıştırdığı emlakçıya gittikleri, sanık ...'in diğer sanık ...'e ait evi katılanlara gösterdiği ve suça konu taşınmazın 130.000 TL bedelle satımı hususunda tarafların anlaştıkları, aynı gün sanık ...'in katılanlardan 10.000 TL'yi nakit olarak aldığı, daha sonra katılanların konut kredisi almak üzere bankaya müracaat ettikleri, bu arada sanık ...'in ev sahibinin paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek 10.000 TL, 8000 TL ve 1500 TL olmak üzere toplam 19.500 TL parayı değişik tarihlerde katılanlardan aldığı, tapu işlemlerinin uzaması sonucu katılanların satıma konu eve yerleştikleri, akabinde işlemlerin hızlanmasını söylemek için sanık ...'in dükkanına gittikleri, burada sanık ...'in ev sahibi ... olduğunu söylediği başka bir şahısla katılanları tanıştırdığı, bu şahsında paraya ihtiyacı olduğunu ve işlemlerin hızlanmasını söylemesi üzerine katılanların ev sahibine iletilmesi amacıyla 40.000 TL parayı sanık ...'in hesabına yatırdıkları, buna rağmen suça konu taşınmazın tapu işlemlerinin bitmediği, bunun üzerine katılanların her iki sanığa noterden ihtarname göndererek vermiş oldukları 69.500 TL paranın iadesini talep ettikleri, sanık ...'in de noter aracılığıyla gönderdiği ihtarnamede, evini satmadığını, para almadığını belirterek kendisine ait evde fuzuli işgalci olarak oturan katılanların evi boşaltmalarını ve ecrimisil ödemelerini talep ettiği, sanık ...'in almış olduğu parayı ret etmemesine ve parayı iadeye hazır olduğunu beyan etmesine rağmen bu parayı katılanlara iade etmediği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket edip katılanlardan haksız menfaat sağlamak suretiyle üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,1-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Sanığın hileli hareketlerle katılanlardan haksız menfaat temin ettiğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,2-Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı Kanunun 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi, halinin nitelikli dolandırıcılık hali olarak kabul edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya meslek bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlandığı, aynı Kanun'un 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denildiği, aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançlarının bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtildiği, yasada kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerektiği, somut olayda emlak komisyoncusu olduğu belirtilen kişinin bu görevinin serbest meslek olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle sanığın eyleminin TCK'nın 157. maddesine uyan basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.