MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Kamu malına zarar verme, tehditHÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması Dosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın incelenmesinde;5271 sayılı CMK'nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz imkânı bulunmadığından 5271 sayılı CMK'nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran suça sürüklenen çocuğun haklarını ortadan kaldırmayacağından, temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,2-Kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullan??ş biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma suça konu şeyin amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Somut olayda; suça sürüklenen çocuğun, şikayetçi kurum olan ... ... Erkek Öğrenci Yetiştirme Yurdu'nda barınan öğrencilerden olduğu, katılan ...'nın da aynı yurtta aşçı olarak görev yaptığı, suça sürüklenen çocuğun, yurtta rutin olarak verilen öğünler haricinde katılandan yemek istediği, katılanın bunun mümkün olmadığını söylemesi üzerine suça sürüklenen çocuğun bu duruma sinirlenerek tezgahın üzerinde bulunan yaklaşık 100 adet porselen tabağı kırdığı anlaşılmakla; eylemin kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;Suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK'nın 50/1-d maddesi uyarınca seçenek yaptırıma çevrilmesine karar verilirken, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle belirli yerlerden gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya karar verilebileceği ve cezanın bir katından anlaşılması gerekenin cezanın kendisi olduğu gözetilmeden, seçenek yaptırım süresinin hükmolunan cezadan daha fazla belirlenmesi suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 50/1-d maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkum olunan hapis cezasının TCK'nın 50/1-d maddesi gereğince seçenek yaptırıma çevrilmesine ilişkin kısımda yer alan “8 ay” ifadesinin çıkarılarak yerine ”6 ay 20 gün” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.