MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Mersin iline tayini çıkan katılanın, İstanbul'daki evini kiraya vermesi için anahtarını bıraktığı sanığın, katılana ait evi katılana haber vermeksizin ... isimli bir şahsa, kiraya veren olarak kendi adını yazıp düzenlediği kira sözleşmesi ile kiralayıp, kiracıdan aldığı 700 TL kira ücreti ile 1.000 TL depozitoyu katılana vermeyip menfaat temin ederek dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları, kira sözleşmesi içeriğine göre sanığın kiracıdan bahse konu kira ve depozito bedelini aldığının anlaşılması, kiracıdan almış olduğu paraları katılana verdiğine dair bir delilin bulunmaması karşısında, sanığın katılan tarafından kiralanması amacıyla bıraktığı evi kendi adına kiraya vererek menfaat temin ettiği anlaşılmakla, sanığın güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyeti yerine, yetersiz gerekçeyle ve suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle dolandırıcılık suçundan beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.