Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21283 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24776 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Müştekinin dünürü olan tanık ... aracılığı ile temyiz dışı sanık ... ile tanıştığı, ...'nin akrabalarında satılık büyükbaş hay... olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylemesi üzerine ... iline geldiği, sanığın temyiz dışı sanıklar ... ve ... ile birlikte müştekiyi ...'ye bağlı olan bir yaylaya götürdükleri burada kendilerine ait olmayan büyükbaş hay...ları kendilerinin olduğunu söyleyerek müştekiye gösterip ... iline döndükleri, 60 adet büyükbaş hay... için toplam 102.000 TL'ye anlaşmaları soncu müştekinin elden 24.500 TL parayı sanık ...'e verdiği kalan kısma ilişkin olarak ise 2 adet senet tanzim ettikleri, bu senetleride müştekinin kefil sıfatı ile yer aldığı ve bu senetleri müştekinin temyiz dışı sanık ...'a verdiği, sanığın ve temyiz dışı diğer sanıkların parayı ve senetleri aldıktan sonra kısa süre sonra geleceğiz diyerek ortadan kayboldukları olayda, eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Suça konu eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, Asliye Ceza Mahkemesi'ne düzenlenen iddianamede sevk maddesinin hatalı olarak 158/1-f olarak gösterilmiş olması nedeniyle tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş olup, olayda zarar gören kişinin katılan ... olduğu, tanık ...'un kimlik tespiti yapılmadan hakim havalesi bulunan 28/06/2011 havale tarihli paranın kendisine ödendiği ve şikayetinden vazgeçtiğini belirten dilekçesine dayanılarak, katılan ...'ın zararın karşılandığı konusunda beyanı alınmadan sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;Temel hapis cezası alt sınırdan takdir ve tayin olunduğu halde, aynı gerekçeye dayanılarak, adli para cezasının belirlenmesine esas temel tam gün birim sayısının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "10 gün", "5 gün",”4 gün” ve "80 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün", "2 gün", “1 gün” ve "20 TL" adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.