MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Yerel seçimler öncesi Devlet dairelerine memur alımları yapılacağını, bu konuda yardımcı olacağını, kendisinin de Başbakanlık Dış İşler masasında memur olduğunu şikayetçilere söyleyen ve inanç sağlayan sanığın, işe alınacakları vaadinde bulunduklarından nüfus cüzdanı fotokopilerini, iki adet fotoğraflarını ve şikayetçi ...'den 160 TL, şikayetçi ...'tan kendisi (ve eşi ...) için 320 TL, şikayetçi ...'dan ise kendisi (ve eşi ..., kardesi ...) için 480 TL paraları alarak ortadan kaybolması eylemlerinin üç ayrı "dolandırıcılık" suçlarını oluşturduğu iddia olunan somut olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Temel hapis cezaları alt sınırdan takdir ve tayin olunduğu halde, aynı gerekçelere dayanılarak, adli para cezalarının belirlenmesine esas alınan temel tam gün birim sayılarının asgari had asılarak takdiri suretiyle hükümlerde çelişkiye neden olunması,2-TCK'nın 58. maddesi tatbiki sırasında, tekerrüre esas alınan ilamın denetime olanak verecek biçimde hükümlerde gösterilmemesi,3-TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan "sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine" ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin nazara alınmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasında yer alan TCK'nın 53. maddesinin tatbikine ilişkin bölümler çıkartılarak yerlerine "sanığın, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, "paragrafları yazılmak hüküm fıkrasının 1-no'lu, 2-no'lu ve 3-no'lu ana başlıklarının birinci paragraflarındaki "30", ikinci paragraflarındaki "600" rakamlarının çıkartılarak yerlerine sırasıyla "5" ve "100" rakamları yazılmak ve anılan ana başlıklarının TCK'nın 58. maddesinin tatbikine ilişkin dördüncü paragraflarının hükümlerden çıkartılıp yerlerine "sanık hakkında adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesininin 19/09/2005 tarih ve 2005/375 E, 755 K sayılı 12/09/2008 tarihinde infaz edilen 1,220 TL adli para cezasına ilişkin hükmü nedeniyle TCK'nın 58/6-7 maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına "paragraflarının yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.