MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanık ... ile temyiz dışı sanık ...'ın, daha önceden dolandırıcılık yapma hususunda aralarında anlaştıkları, bu kapsamda mağdur ... ve tanık olan eşi ...'ın bulunduğu pazar yerine geldikleri, sanık Süleyman'ın mağdur ile tanığın yanına yaklaşarak diğer sanık ...'i eniştesi olarak tanıtıp oğlunun arkadaşı olduklarını söylediği, daha sonra kayın validesinin öldüğünü, 7.günü mevlidini okutacaklarını, miras kalan parayı eli yüzü temiz haram yemeyen birisine vereceklerini söylediği, akabinde tanık Hamza'ya pazarın başında beklemesini söyleyerek mağdur... ile pazarın içine doğru yürümeye başladıkları, bu esnada mağdur...'ye “ odunkömür alırsınız“ diyerek 2000 TL para verdikleri, mağdurun da parayı alarak çantasına koyduğu, daha sonra sanıkların “biz hocaya sorduk, sana verdiğimiz para için günah olmasın, hak geçmesin, biz bu parayı çantan ile birlikte okutacağız, sen de üstüne bir şeyler koy “ dedikleri, mağdurun da sanıkların söylediklerine inanarak kolundaki 3 adet 22 ayar bileziği çıkarıp içinde 500 TL olan çantasının içine koyarak sanıklara verdiği, çantayı alan sanıkların da mağdura pazarın başında bekleyen eşini çağırmasını söyledikleri, mağdurun da pazar yerinin girişinde bekleyen eşini alıp tekrar geri döndüğünde sanıkları bırakmış olduğu yerde bulamayarak dolandırıldığını anladığının iddia edildiği olayda, sanığın eyleminin TCK'nın 158/1-a maddesine uyan dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyete hükmolunması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına 19.2.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.