Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20870 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8033 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, katılan ...’un iş yerini oto galericiliği yapmak üzere 2005 yılında kiraladığı, zaman içerisinde aralarında oluşan güven ilişkisine dayanarak katılana ait araçları da satmaya başladığı, sanığın satılması amacıyla kendi işyerine bırakılan katılan ...'un zilyetliğinde bulunan ...plakalı araca ait evraklar ile katılan Vedat'ın kardeşi katılan ...'a ait ... plakalı araç ve araca ait evrakları alıp işyerini terkettiğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olup, sanığın araçları satın aldığına dair yazılı herhangi bir belge sunamamış olması, galericik yaptığı işyerinden işyeri sahibi katılana dahi haber vermeden kendisinde emaneten bulunan yirmi iki araçla birlikte işyerinden ayrılmış olması suça konu araçların katılanlar adına kayıtlı olmasından dolayı teslim olmaları nedeniyle, sanık tarafından rızaen iade edilmediğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.Sanığın suça konu araçların farklı katılanlara ait olduğunu bilerek mal edinmesi karşısında, sanığın her iki katılana karşı ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken, yazılı şekilde tek bir suçtan hüküm kurulması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “100 gün”, “83 gün” ve “1.660 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve “80 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.