Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20842 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8379 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, görevi kötüye kullanmaHÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Kamu davasına katılma istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen şikayetçi vekilinin 5271 sayılı CMK' nın 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca davaya katılmasına karar verilerek ve hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, şikayetçi vekili olarak açtığı ortaklığın giderilmesi davası sonunda verilen satış kararına istinaden İcra Müdürlüğü'nün satış dosyasında işlemlere başladığı, yurtdışında bulunan şikayetçi ile yaptığı telefon görüşmesinde dava konusu taşınmazın değerinin 475.000TL olarak belirlendiğini alıcı olarak iki kişinin de hazır olduğunu, şikayetçinin ihaleye gelmesi gerekmediğini söylemesine rağmen, birinci açık arttırmaya yetki belgesi verdiği bir avukatı göndermek suretiyle taşınmazın değerinin altında 290.000 TL'ye diğer hissedara satışına itiraz etmeyerek, tüm masraflar ve vekalet ücreti karşılığı 12.755 TL’yi kısım kısım banka havalesi yoluyla almasına rağmen, taşınmazın satışından sonra şikayetçiye yeniden düzenlettirdiği özel vekaletnameye dayanarak şikayetçinin banka hesabına yatırdığı 137.218,77 TL'den vekalet ücreti adı altında 20.429,00 TL alarak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın savunması, katılan beyanı ile tüm dosya kapsamına göre, atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair savunmasının aksine mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin, somut, inandırıcı bir delil elde edilemediğinden bahisle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 18.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.