MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanık ...’ın, katılan ...’a kendisini ceza avukatı olarak tanıttığı, ...’ın annesinden kalan arazileri üzerine alabilmesi için dava açılması gerektiğini, kendisinin ceza avukatı olması nedeni ile hukuk davalarına bakmadığını, ancak bu davaya bakacak avukat bir arkadaşının olduğunu belirterek toplam 16.000 TL parayı dava masrafı olarak farklı zamanlarda elden aldığı, katılanı devamlı olarak davanın görülmekte olduğunu söyleyerek oyaladığı ve bu şekilde 5237 sayılı TCK'nın 157/1. maddesinde tarif edilen dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın, aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında katılandan değişik tarihlerde birden fazla menfaat temin ettiğinin, gerek katılan, gerek tanık beyanları ve sanığın savunması ile dosya kapsamından anlaşılması karşısından hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde tarif edilen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yer alan; adli para cezasına ilişkin sırasıyla "60 gün", "50 gün" ve " 1000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün", "4 gün" ve " 80 TL" adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.