Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20757 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8107 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır Sanığın eyleminin hizmet ilişkisinden kaynaklanmaması nedeniyle TCK’nın 155/2 maddesinin ve hukuki alacağına karşılık eylemi gerçekleştirme iddiasında TCK’nın 29. maddesinde belirtilen haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilerek teblignamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Sanığın, şikayetçinin yanında işçi olarak çalıştığı, ihtiyacı olduğunu söyleyerek trafik sicilde ... isimli şahıs üzerine kayıtlı olup şikayetçi ...'ün zilyetliğinde bulunan ... plakalı aracı istediği, şikayetçinin aracı emanet olarak verdiği, ancak sanığın aracı iade etmekten kaçınarak alıkoyduğu iddia edilen somut olayda, şikayetçinin mahkeme aşamasında beyanının alınmadığı ve sanığın eşi tanık ...’ın aracı alacağına karşılık sanığın aldığını daha sonra da iade ettiğini beyan etmesi karşısında, TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen "etkin pişmanlık" hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi için şikayetçi ve sanığın dinlenmesi suretiyle tüm deliller değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre; sanık hakkında, TCK'nın 155/1. maddesi gereğince hapis cezasının yanında ayrıca adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.