Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20589 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8017 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Somut olayda; 2006 yılı sonlarında araç üzerinde satılık ilanı gören katılan Mustafa, ilandaki telefonu arayarak araç sahibi olduğunu söyleyen sanık ... ile görüşür 18.500 TL bedelle anlaşırlar, parayı öder,... aracın devrinde sorun olmadığını aracın kayıt sahibi olan sanık ...'in kendisine verilmiş vekaleti olduğunu, yakında kendisine devir vereceğini söyleyerek ikna eder, 2007 nisan ayında katılan ... aracı akrabası katılan Nurettin'e devreder, katılanlar ...'ı sürekli arar aracın devrinin yapılmasını isterler, ... her defasında bahaneler uydurarak devri yapmaz oyalar,02/05/2009 tarihinde sanık ...'in 21/01/2007 tarihli, alacaklısı ... olan 6.900 TL senet borcu nedeniyle yürütülen icra takibi sonrasında haczedilir, peşinden 12/05/2009 tarihinde icra takibinden alacağın haricen tahsil edilmesi nedeniyle feragat edilmesinin ardından 27/09/2009 tarihinde noter ...'ın eşi adına noter satışı ile devir yapılarak kamu kurumunun araç olarak kullanılmasıyla katılanların dolandırıldığının iddia edildiği edildiği olayda; aracı haricen satın alan katılanların bedelini ödeyerek, noter satışının yapılması için talep eden katılanları oyalayıp, daha sonrada muvazzalı olduğu ifade edilen senet alacaklısının icra takibiyle haczedilmesiyle aracın devredilmesi engellenerek dolandırıcılık eyleminin tamamlanması karşısında kamu kurumu olan icra müdürlüğünün araç olarak kullanıldığının anlaşılmasına göre tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmediği gibi sanığın eyleminin nitelikli dolandırıcılık olarak sabit bulunduğuna aşağıda yazılı neden dışında dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer temyiz itirazlarını reddine ancak,Sanıklar hakkında TCK'nın 158/1-d maddesi uyarınca hapis ve adli para cezaları tayin edildikten sonra, adli para cezasının ertelenemeyeceği gözetilmeden ve hapis cezası ayrılmadan infazda terettüd oluşturur şekilde "her iki sanığa verilen cezaların" ertelenmesine karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu durum aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükümde, "her iki sanığa verilen cezaların taktiren ertelenmesine" ibaresinin çıkartılarak yerine "sanıklara tayin olunan 1 yıl 8 er ay hapis cezalarının ertelenmesine" olarak eklenmek suretiyle diğer yönleri usül ve yasaya uygun hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.